Risale-i Kudsiyye

Risale-i Kudsiyye 2.Beyit

خدا اسم جلالیله چو دستور
دیله دم بدء ایدم تا ایده منصور
رسالم نفعله هم اوله منشور
بو کمتر عشقنه چون الدی مجبور
بو بارلقدان كچوب حقه کيده لم
عزیز هم سير في الله كل ايده لم

خدا اسم جلالیله چو دستور

“Huda İsmi Celâliyle çü destur”

“Allah’ın İsmi Celali ile müsaade istedim.”

Bu , بسم الله الرحمن الرحيم diyerek yazmaya başladım, demektir.
Huda: Kelimesi, farsçadır. Allah’ın ismine denir.

İsm-i Celâl de Allah’ın ismidir. Buna Lâfza-i Celâl, İsm-i Zat, Lafzatullah da denir. Allah-u Teala’nın, lütuf olarak tecellisine Cemal dendiği gibi, kahr olarak tecellisine de, Celâl adı verilir.

Çü: Çünkü demektir.

Destûr: Müsaade istemektir.

Bir işe başlanırken ( بسم الله الرحمن الرحيم) ya da kısaca ( بسم الله) denir. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz buyuruyor ki;                                            

( كل أمر ذي بال لا يبدأ فيه ببسم الله فهو ابتر )

“Şeref sahibi olan hangi iş ki, besmele ile başlanmadı; o noksandır.”

Cebrail (Aleyhisselâm) peygamber (sallallahu Aleyhi ve sellem) Efendimize vahiy getirdiği zaman ilk olarak:
بسم الله الرحمن الرحيم derdi.

Asr-ı saadeti yaşamış olan sahabe-i kiram besmele inmediğinde bir surenin bitmediğini bilirlerdi. Besmele-i Şerif indiği zaman surelerin arasını ayırdığı için bir surenin bittiğini diğer surenin başladığını anlarlardı.

Besmele okuyan için her harfine karşılık bin sevap yazılır, dört bin günah silinir ve kendisi kırk bin derece yükseltilir.

ديله دم بدء ايدن تا ايده منصور

“Diledim bed idem ta ide mensur”

“Allah’ın ismi ile başladım ki yardım olunanlardan olayım.”

Bed’: Başlamak, Tâ: Ta ki, demektir.
Nasır: Yardım edici, Mensur: Yardım olunmuş.

Kimdir yardım olunan? Besmele ile başlayan. Bu manaları anlamak Risale-i Kudsiyye’yi okumayı daha zevkli hale getirir.

رسالم نفعله هم اوله منشور

“Risalem nef’ile hem ola menşûr”
“Kitabım menfaat verici olarak yayılmış olsun.” Yani bu yazdığım kitaptan okuyanlar menfaatlensin.

Risalem: Kitabım, Nef’ile: Menfaatle, Menşûr: Yayılmış, Mustafa İsmet Garibullah (Kuddise Sirruhu) Hazretleri bu kitabi Allah rızasına kazanmak için yazdı. Bir insanın söyleyeceği veya dinleyeceği bir kelime, namazın her bir rekâtı dahi Allah için olmalıdır.

Çünkü insana gözünü veren O. Görmesini veren O, kulağını veren O, işitmesini veren O, dilini veren O, konuşturan O, elini ayağını veren , hareket ettiren O, bütün uzuvlarını veren O, aklını çalıştıran O, hep O, O, O…

Uyusanız, uyansanız nefes alıp vermeniz devam eder. Bu nefes alıp verme nasıl oluyor böyle? Biz kendi elimizde değiliz.

Nefes almadan, nefes vermeden yaşayabilir miyiz? Hayır. Onun için Rabbimizi bilelim.

بو کمتر عشقنه چون الدی مجبور

“Bu kemter aşkına çün oldu mecbur”

“Bu ziyade noksan olan, Allah aşkıyla mecbur oldu.”

Kem: Noksan, Ter: Ziyade manasına gelir. İsm-i tafdil edatıdır ve farsçadır.

Tevazusu sebebiyle kendisini ziyade noksan gören Musta fa İsmet Garibullah (Kuddise Sirruhu ), Allah’a olan aşkından bu kitabı yazmıştır.

بو بارلقدان كچوب حقه کیده لم

“Bu bârlıktan geçip Hakk’a gidelim”

“Bu gönüldeki ağırlıklardan geçip Hakk’a gidelim.” Bu yükler oldukça, kalp Allah’a dönemiyor.

Bar: Yük, sıkıntı ve zahmet, demektir.

İnsanın kalbinde bazen vesveseler olur veya yaptığı bir işten dolayı pişmanlıklar duyar, bunlar onun gönlüne manevi ağırlık yapar. Allah’a tam bir huzurla yönelmesine mani olur.

عزیز هم سير في الله كل ايده لم

“Aziz hem seyr-i fillah gel idelim.”

“Şerefli kardeşim! Gel, seyr-i fillah edelim.” Bu ikinci seyirdir.

Aziz: Ulu, kavi ve şerefli kardeş demektir.

Seyr-i Fillah: Latifelerimizin arşın üstünden zat-ı paki subhaniyeye kadar olan manevi yürüyüşüdür.

Seyr-i İlallah da, Mevla’dan başka herşey kalp gözünden silinir, bundan sonra gelen seyr-i fillah hâlinde ise sadece Allah (Celle Celalühü) kalpte yerleştirilir. Seyr-i fillah tamamlanınca da beka hasıl olur.

Bunlar ne acaib şeylerdir. Kolay değil anlamak, bu kadarını duyalım. Insan zikrettikçe, sünnetlere ittiba ettikçe, rabita ve murakabe yaptıkça Mevlâ’nın nuruna doğru gider. Işte hem anlaşılmıyor hem de anlaşılmadık kalmıyor.

Seyr-i ilallah ile seyr-i fillah, velayeti (veliliği) elde etmek içindir. Fena denilen tarikat ve beka denilen hakikatla, yani bunları kazanması sebebiyle kişiye veli denir.

Burada Üstadımız Hacı Ali Haydar Efendi (Kuddise Str ruhu Hazretleri, Risaley-i Kudsiyye’sinin kenarına şu ayeti yazmıştır:

. . و جاهدوا في الله حق جهاده هو اجتباکم .

“Allah (uğrun) da hakkıyla cihad edin. O sizi seçmiştir.”

(Hac Suresi:78)

(Bu ayet-i celilede Seyr-i Fillah makamında tarikata çalışmaya ve tarikat ehlinin bu işe seçildiğine işaret etmektedir).

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı